FSEK Kapsamında Üyelik Tabanlı Dijital Platformların (SVOD) Hukuki Niteliği ve Müzik Meslek Birlikleri ile Anlaşmaları

FSEK Kapsamında Üyelik Tabanlı Dijital Platformların (SVOD) Hukuki Niteliği ve Müzik Meslek Birlikleri ile Anlaşmaları

Dünyada 20 yıldan uzun süredir var olmakla birlikte, Türkiye’de son yıllarda popüler hale gelmiş olan ve gelecek yıllarda da sayılarının artması ve hatta sinema ve klasik karasal yayınların (Free to Air-FTA) önüne geçmesi beklenen video on demand (VOD) platformları (isteğe bağlı izleme platformları) Türk hukuk sisteminde yeni yeni kendine yer bulmaktadır. Bu durum elbette hukuki nitelendirmelerin yapılmasını gerekli kılmakta ve bu da birtakım tartışmalara sebebiyet vermektedir.


İşbu çalışmada, bir VOD türü olan SVOD platformlarının özellikleri ile klasik yayın kuruluşu olmayan bu tipteki platformların, FSEK kapsamında müzik meslek birlikleri ile anlaşma yaparak izin almalarının gerekip gerekmediği değerlendirilerek bu durumun yol açtığı güncel sorunlara değinilecektir.

SVOD Nedir ?

“SVOD” özünde “Subscription Video on Demand” ibaresinin kısaltması olup, Türkçeye üyelik tabanlı dijital platform olarak çevrilmektedir. SVOD, aylık veya yıllık olarak ödenen ücretler karşılığında üye olunan ve bu üyelerin platformlara yüklenen orijinal (platformların bir nevi yapımcı şirketler yerine geçerek genellikle diğer yapımcı şirketlerle ortak olarak ürettikleri ve ilk gösterim/first run olarak kendi platformlarında yayınladıkları içerikler) veya arşiv (daha önce sinema, karasal yayın veya farklı türlerdeki platformlarda yayınlanmış olan içerikler) içerikleri izledikleri platformlara verilen genel isimdir. En çok bilinen global çaplı SVOD platformları Disney+, Netflix, HBO Max, Hulu, Amazon Prime olup, Türkiye’de ise lokal olarak faaliyet gösterenler ise BluTv, TV+, Mubi, BeIn Medya, Gain ve Exxen platformlarıdır.


Bu platformların diğer video on demand platformlardan (TVOD, FVOD, AVOD …vb) farklı olarak en belirgin özelliği aylık/yıllık ödemelerle içeriklerin tümünün tekrar sınırı olmaksızın izlenebilmesi ve yayınların herhangi bir şekilde reklam içermemesidir. Her ne kadar bazı platformlar reklam içerecek şekilde paketler sunuyor olsalar da (Exxen gibi, reklamlı/reklamsız paket seçimi sunan) özünde üyelik tabanlı olmaları nedeniyle hukuki nitelendirmede SVOD olarak değerlendirmelidirler. Zira reklam içeriyor olsalar da, bu platformlar özünde üyelik gerektirmektedir.


SVOD platformları FSEK kapsamında belirtilen klasik anlamda “yayın kuruluşları” arasında sayılmamaktadır. Bu platformlar, RTÜK uygulaması ve ilgili mevzuatlarda yayın lisansı alması gereken ve özünde RTÜK denetimine tabii platformlardır. Bu nedenle bazı tartışmalar mevcut olsa da, aşağıda da açıklayacağımız gibi, FSEK kapsamında değerlendirme yapılırken korumacı bir yaklaşımla klasik yayın kuruluşları gibi değerlendirme yapmakta fayda bulunmaktadır. Elbette RTÜK’ün bu kuruluşlarla ilgili olarak karasal yayınlardaki sınırlamaları doğrudan uygulamadığı bilinen bir gerçek olup, bu makalede RTÜK uygulamalarından ziyade konunun FSEK kapsamında incelemesi yapılacaktır.

Müzik Meslek Birlikleri Tanımı ve Sahip Oldukları Haklar

FSEK md. 42 “Eser sahipleri ve eser sahiplerinin hakları ile bağlantılı hak sahipleri, ile bu Kanunun 52 nci maddesine uygun biçimde düzenlenmiş sözleşmelerle eser veya hak sahibinden malî hakları kullanma yetkilerini devralarak bu Kanunun 10 uncu maddesine göre ilim-edebiyat eserleri üzerindeki hakları kullanarak, süreli olmayan yayınları çoğaltan ve yayanlar üyelerinin ortak çıkarlarını korumak ve bu Kanun ile tanınmış hakların idaresini ve takibini, alınacak ücretlerin tahsilini ve hak sahiplerine dağıtımını sağlamak üzere, Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelik ve tip statülere uygun olarak tespit edilecek alanlarda birden fazla meslek birliği kurabilirler.” hükmüne haizdir.


Bu kanuni tanım kapsamında kurulan meslek birliklerinin bir türü olan müzik meslek birlikleri, üyelerinin ortak çıkarlarını korur ve belirli tarifelerle üyelerinin telif haklarının idaresi ve takibi, alınacak ücretlerin tahsili ve bu ücretlerin hak sahiplerine dağıtımını sağlarlar. Türkiye’deki müzik meslek birlikleri MESAM (Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği), MSG (Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği), MÜYOR-BİR (Müzik Yorumcuları Meslek Birliği), MÜZİKBİR (Bağlantılı Hak Sahibi Fonogram Yapımcıları Meslek Birliği), MÜ-YAP (Mü-Yap Bağlantılı Hak Sahibi Fonogram Yapımcıları Meslek Birl.), MÜYA-BİR (Bağlantılı Hak Sahibi Fonogram Yapımcıları Meslek Birliği) ve TSMB (İcracı Sanatçılar ve Müzisyenler Meslek Birliği) olarak belirtilebilir.


Müzik meslek birliklerinin üyeleri lehine kullanabileceği haklar üyelerinin devrettiği haklarla sınırlıdır. FSEK, mali hakları işleme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil hakkı, işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı olarak sınırlı sayı ilkesi gözeterek belirtmektedir. Bu haklardan yayma hakkının eser sahibi tarafından doğrudan kullanılacağı yönünde bir tartışma bulunmamaktadır. Kalan haklar içinde ise, temsil ve umuma iletim hakkını müzik meslek birliklerinin uygulamada kullandırttığı da açıktır. İşleme hakkı ile ilgili olarak ise özellikle senkronizasyon (örneğin bir film sahnesinin arkasına musiki bir eserin yerleştirilmesi) anlamında, bu hakkın meslek birliklerince kullandırılamayacağı yönünde kabul bulunmaktadır. Yargıtay1 da verdiği yakın tarihli bir kararda bu durumu açıkça belirtmiş ve senkronizasyon yapılan durumlarda meslek birlikleri ile yapılan anlaşmaların yeterli olmayacağını belirtmiştir. Müzik meslek birlikleri de uygulamada bu tip bir senkronizasyon işlemi yapılacağı durumlarda mutlaka eserin edisyon firmaları ile ayrıca anlaşma yapılmasını ve izin alınmasını önermektedirler.

Meslek Birlikleri SVOD Platformlarından Tarife Bazlı Yıllık Ücret Talep Edebilirler mi?

FSEK md. 43/1’de “Radyo-televizyon kuruluşları, uydu ve kablolu yayın kuruluşları ile mevcut veya ileride bulunacak teknik imkânlardan yararlanarak yayın ve/veya iletim yapacak kuruluşlar, yayınlarında yararlanacakları opera, bale, tiyatro ve benzeri sahneye konmuş eserlerle ilgili olarak hak sahiplerinden önceden izin almak zorundadırlar” denmektedir. Yine FSEK 43/2 maddesi de “Bu kuruluşlar sahneye konmuş eserler dışında kalan eser, icra, fonogram ve yapımlar için ilgili alan meslek birlikleri ile 52 nci maddeye uygun sözleşme yaparak izin almak, söz konusu yayın ve/veya iletimlere ilişkin ödemeleri bu birliklere yapmak ve kullandıkları eser, icra, fonogram ve yapımlara ilişkin listeleri bu birliklere bildirmek zorundadırlar.” hükmüne haizdir.


FSEK md. 43/2’ye göre radyo ve televizyon kuruluşlarının müzik meslek birlikleri ile anlaşma yaparak izin almaları gerektiği açıktır. Yukarıda da bahsedildiği üzere SVOD platformları her ne kadar RTÜK mevzuatına ve uygulamalarına tabii olsa da klasik anlamda televizyon kuruluşu olarak kabul edilmemektedir. Tartışma bu noktada başlamakta ve SVOD platformu sahibi firmaların FSEK’in ilgili maddesi altında zorunlu olarak müzik meslek birlikleri ile adeta karasal yayın yapan kanallar gibi anlaşma yapıp yapmamaları noktasında belirsizlik bulunmaktadır.
SVOD platformları her ne kadar radyo/televizyon kuruluşu olmasalar da, kanaatimizce “yayın ve/veya iletim” yapan platformlar oldukları dikkate alınarak FSEK 43/1’de bahsedilen “ileride bulunacak teknik imkanlardan yararlanarak yayın ve/veya iletim yapacak kuruluşlar” tanımı altına sokulması gerekmektedir. Zira, ilgili madde lafzının bu tip teknik ve teknolojik gelişmeler olabileceği ihtimali ile kaleme alındığı ve kanun koyucunun bu noktadaki amacının da her türlü umuma iletim yapan kuruluşu bu kapsama dahil etmek olduğu kanaatindeyiz. Her ne kadar SVOD platformları ile yapılan yayının yalnızca “üyelere yapılmasının” hukuken umuma iletim konusunu sakatlayıp sakatlamadığı tartışmalı olsa da, yine de muhtemel bir uyuşmazlıkta yargı mercilerinin meslek birlikleri lehine oy kullanmaları ve SVOD platformlarını bu kapsama sokmaları oldukça olasıdır.


Müzik meslek birliklerinin bu noktada uygulaması gereken bedel tarifesi ile ilgili de tartışmalı noktalar mevcuttur. Örneğin; MESAM ve MSG’nin 2022 yılı tarifesinde minimum 100 bin aboneye sahip dijital platformlar için abone gelirinin %9’u veya minimum yaklaşık 17 milyon TL şeklinde bir bedel belirlenmiştir. Ancak bunun ne kadar hakkaniyetli olduğu tartışmalıdır. Zira meslek kuruluşları bu tarifeleri üzerinden indirim yapabilmekte olup, kararlaştırılan bedeller tarafların karşılıklı anlaşması ile burada belirtilenlerden çok daha az olacak şekilde belirlenmektedir. Durum böyleyken meslek birliklerinin tarifelerini neden bu seviyede yukarıdan belirledikleri anlaşılamamaktadır. Diğer yandan, Avrupa uygulamasında da MESAM ve MSG gibi doğrudan eser sahiplerinin (fonogram yapımcılarının haklarını koruyan meslek birlikleri bağışık olacak şekilde) haklarını koruyan meslek birlikleri, SVOD platformlarından ortalama abone gelirinin %2,5’ini talep etmektedir. Türkiye’de de Avrupa uygulamasına yakın bedeller talep edilmekte olmasına rağmen, bu durum Türkiye’de klasik karasal yayınlarda talep edilen telif bedellerinin oransal olarak oldukça üzerindedir. Kanaatimizce, bu durum eşit davranma ilkesine (birçok hukuk dalı yönünden) aykırı görünmekte ve uygulamayı hukuken sakatlamaktadır.


Ayrıca SVOD platformlarının kütüphanelerinin yüzde kaçında lokal içerik kullanıldığının da burada belirtilen bedelleri etkilemesi gerekmekte olup, bu platformların tüm kütüphanesinin lokal içerik olduğu şeklinde bir ön kabulle ilerlenmesi hatalı ve hakkaniyete aykırı olacaktır. Ancak, meslek birlikleri içerikteki lokal kullanımın ne seviyede olduğunu dikkate almadan yalnızca olabildiğince üst miktarda (adeta SVOD platformlarına müzik yayınından ticari kazanç sağlayan kuruluşlar gibi yaklaşarak) bir bedelle anlaşma amacındadır.


Diğer yandan konuya meslek birlikleri yönünden baktığımızda da, bazı net olmayan kısımların olduğu kanaatindeyiz. Burada bahsi geçen SVOD platformlarının global yapılarının gelir kalemlerini çok etkilediği, kullanılan müzik eserlerinin SVOD platformunun yalnızca Türkiye’deki yapılanmasında değil, ayrıca dünyanın farklı bölgelerindeki yapılanmalarında da kullanılması nedeniyle, bu platformların elde ettikleri gelirlerin nasıl hesaplanacağı konusu tartışmalıdır. Bu kapsamda söz konusu platformların yalnızca Türkiye’deki abone sayısı/geliri baz alınmak suretiyle bedel tarifesi belirlemenin ne kadar uygun olduğu tartışmalı olup, ilerleyen yıllarda bu pratiğin de netleşeceği kanaatindeyiz.

Sonuç ve Öneriler

Yukarıda anlatılan hususlar uyarınca, SVOD platformu sahibi firmaların, hali hazırda klasik karasal yayın yapan TV kanalları gibi FSEK 43/2 uyarınca yukarıda sayılmış olan müzik meslek birlikleri ile anlaşma yapmak suretiyle ilerlemeleri sağlıklı olacaktır.


Elbette, burada bahsedilen durumlar henüz net bir uygulamaya kavuşmamış ve yoruma açık durumdadır. Ancak medya sektörü gibi ekonomik olarak astronomik değerlemelerin yapıldığı ve en ufak hak ihlallerinde yüksek tazminatların ödenme veya telif hakkı ihlaline bağlı olarak şirket yöneticilerinin cezai yaptırıma tabii tutulma riskinin mevcut olduğu bir sahada meslek birlikleri ile anlaşarak hareket etmek konu netleşene kadar bu şirketleri güvende tutacaktır. Müzik meslek birlikleri de uygulamada bu kuruluşlarla anlaşma yaparak sorunları çözmeyi denemektedir.
Müzik meslek birlikleri ise konuya yalnızca telif ücretleri düzeyinde yaklaşmaktansa, konuyu daha bütüncül olarak değerlendirmeli ve bu platformların Türkiye’deki varlıklarını verimli şekilde sürdürebilmeleri adına daha ılımlı ve kabul edilebilir şartlar ile yaklaşımda bulunmaları gerekmektedir.


Diğer yandan SVOD platformları ile ilgili olarak çok daha açık ve net kuralların getirilmesi gerekmektedir. Zira parça parça getirilen düzenlemelerin bu platformlarla ilgili uygulamalarda soruna yol açtığı açıktır. Bu anlamda yalnızca RTÜK koruması kapsamında değil, ayrıca FSEK ve diğer ilgili mevzuat kapsamında SVOD’lar ve diğer her türlü VOD platformları ile ilgili detaylı hükümlerin getirilmesi de uygulamada sorunların hızlıca çözülmesini sağlayacaktır.

Uğurcan Tekin, LL.M
Ortak Avukat / Marka Vekili